Salgın döneminde eve bağımlılık arttığından ev tozu akarlarına bağlı astım şikayetlerinin ve dolayısıyla erkeklerde vakaların arttığını belirten Alerjik Hastalıklar ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sami Öztürk, “Kadınlarda da arttı ancak çalışmayan kadınların evde bulundukları dönemde bu yakınmaları zaten devam ediyordu. Ancak dışarıya çıkışları kısıtlandığından yüzde 50 oranında şikâyetlerde bir artış söz konusu. Bu kişilere anti alerjik ilaçlar öneriyoruz.” dedi.
CİDDİ REAKSİYONLAR 100 BİNDE 1 GÖRÜLÜYOR
Alerjisi olan kişilere koronavirüs aşısı olmadan önce dikkat etmeleri uyarısında bulunan Prof. Dr. Öztürk, koronavirüs aşısına bağlı lokal reaksiyonların yüzde 5 hasta grubunda görüldüğünü belirtti.
Aşı yapmaya bağlı ciddi alerjik reaksiyonların 100 binde bir görüldüğünü aktaran Öztürk, “Ancak bizlerin ilaç kullandığımız dönemde ilaçlara reaksiyon gösterme ihtimalimiz 100 binde 49. Yani normal antibiyotik ilaç kullanmaktan daha az riskli. Kişi daha önceden aşı oldu ve içindeki maddelere karşı ciddi reaksiyonu varsa bunlara aşı tedavisi önermiyoruz.” şeklinde konuştu.
Basit alerjisi ve hafif astımı olan herkesin aşı olmasını önerdiklerini dile getiren Öztürk, birden fazla ilaca karşı alerji varlığı olan durumlarda ise, alerji doktoruna danışmadan aşı olunmaması gerektiğini söyledi.
İlaç alerjisi reaksiyonu öyküsü olup alerji belirtisi taşıyan kişilere aşı yapmadan önce antialerjik ilaç tedavisi uygulandığını belirten Öztürk, “Bunun amacı alerjik reaksiyon olmaması, olsa dahi hafif geçirilmesi. Bundan 2 saat sonra aşı yapılmasını öneriyoruz. Aşıdan sonra 1-2 saat hastaneyi terk etmemek gerekiyor. Aşı olduktan sonra 2-3 gün kadar günde birer tane alerji ilacı kullandıklarında da yakınmaları genelde olmuyor.” dedi.
BENZER BELİRTİ GÖSTERİYORLAR
Alerjik hastalıkların belirtileri ile koronavirüs belirtilerinin benzer özellik gösterdiğini anlatan Prof. Dr. Öztürk, alerjik hastalıklarda burun akıntısı, tıkanması, hapşırma, burun tıkanıklığına bağlı baş ağrıları, nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum gibi belirtiler olduğunu ifade etti.
Koronavirüs hastalığında ise 24 saatten uzun süren ateş, kuru öksürük, nefes darlığı, baş ağrıları, burunda koku kaybı, ağızda tat kaybı aktaran Öztürk, “Alerjik hastalıklar ile koronavirüsün ortak belirtileriyse öksürük, nefes darlığı, baş ağrısıdır. Kişiler, ‘Acaba ben koronavirüs hastası mıyım’ diye kendilerini sorgulayacaktır. Özellikle 2 günden uzun süren yüksek ateş varsa şiddetli baş ağrıları, kırgınlık, kuru öksürük ve nefes darlığı şikâyetleri oluyorsa, bunlar özellikle koronavirüsün belirtisi olabilir. Böyle yakınması olan ve kalabalık ortamlara girmiş çıkmış kişilerin mutlaka hekime başvurarak koronavirüs testi yaptırması gerekir.” dedi.
Alerjik hastalıklarda yüksek ateşin çok nadir görüldüğünü dile getiren Öztürk, yüksek ateş, koku kayıpları ve tat kayıplarının koronavirüs ile alerjik hastalıkları birbirinden ayırt eden kriterlerden olduğunu söyledi.
5 KAT DAHA AĞIR GEÇİRME RİSKİ
Astımlı hastalarda zatürre oranının 2 kat daha fazla olduğunu anlatan Prof. Dr. Öztürk, kronik öksürük, balgam, nefes darlığı yakınmasıyla seyreden KOAH hastalarında ise koronavirüs hastalığını 5 kat daha ağır geçirme riski olduğunu söyledi.
Ağır astımlı hastalar ile KOAH hastalarının risk grubunda olduğunu dile getiren Öztürk, mutlaka alerji ya da göğüs hastalıkları uzmanının kontrolünde olunup ne ilaç kullanmaları gerekiyorsa bu dönemde kullanmalarının tavsiye edildiğini söyledi.
Burun akıntısı, tıkanıklığı, hapşırma, baş ağrıları, gözlerde sulanma, nefes darlığı, hırıltılı solunumu olan her hastaya hayatında en az bir defa da olsa alerji testi yaptırmasını önerdiklerini belirten Öztürk, “Çünkü ev tozu alerjileri bütün yıl boyunca kişinin hem konforunu bozmakta hem de ek enfeksiyonlarla sık ilaç kullanmaya neden olmaktadır. Bu kişilere bir kere de olsa alerji testi öneriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ensonhaber
